Yükleniyor...

Yazılarım

Hayatıma Sponsor Arıyorum.. :)))
Bu ciddi bir Erkan Sarıyıldız ilanıdır.
Hayatıma sponsor arıyorum.
47 yaşında eline yüzüne bakılabilir birisi, bir doktor, yazar olarak kendini kanıtlama sürecinde olan, kişisel dönüşüm eğitmenliğini çok seven ve hergün birilerine birşeyler anlatma çabasında olan ve kendini en çok birşeyler üretirken tam hisseden birisi olarak hayatımı idame etmeme destek olacak hayırsever kuruluşlara resmi bir duyurudur.
Hayatın gereklilikleri ve standartlar denilen ve gün geçtikçe çıtaları yükselte yükselte ulaşması zor hale gelen hayatımı değiştirmek ve bunun yerine her an üstbenliğimle online yaşayabileceğim, kafamda  beliren onlarca projeyi hayata geçirebileceğim bir yaşam kurabilmek için başka bir çarem kalmadı.
“Ferrarisini Satan Bilge” olmak istesem Ferrarim olmadığı için aynı etkiyi bırakamıyacağımı biliyorum.
Bir Budist manastırına kapanayım desem çok sıradan bir başkaldırı hareketi, çok bilindik bir “Eat, Pray and Love” sahnesi olacak, bu da benim sıradışılık hayalime pek uymuyor.
Düşündüm taşındım bir çıkış bulamadım.
Bu durumdan veya yaşam oyunundan değil, konfor alanımdan çıkıştan bahsediyorum. Herşeyi ardıma alayım, nohut oda bakla sofa boğaz tokluğuna yaşayayım desem, her zaman yanımda olan ve sevgisiyle beni çoğaltan eşim, bu dünyada kendinden çok kimi sevebilirsin desem verebilecek tek cevap olan kızımı da bu maceraya sürüklemek zorunda kalmanın içsel baskısı tepemde duruyor.
Zaman dilimleri ipoteklenmiş, yapılacakları edilecekleri belirlenmiş bir yaşamın içinden, sadece özüne bağlı olarak, akışta olup, zihnime düşen güzellikleri dünyaya doğurma alanında, anda kalmayı daimi olarak deneyimleyebileceğim bir hayata geçmek istiyorum.
Peki bir düşünün haklı değil miyim?
Sistemlerin bizi gerçekte ihtiyacımız olmayan şeyleri olmazsa olmazlarımız gibi programlaması sonucu kendimizi bunların peşinde koşarken buluyoruz. Bazen bu koşuyu sahte tavşan peşinde koşan köpeklerin yarışına benzetiyorum.Tam ulaştığımızda ise trendsetterların keyifle oturdukları yerlerden yarattıkları eğilimlere göre  eskisinin esamesi bile okunmuyor. Daha iyi, daha yeni, versiyonlar, ardı ardına 5,6,7….

Her ne kadar yaşamınızı bu sürecin dışında tutmaya çalışsanız da bir şekilde kancaya yakalanıyorsunuz. Bunun en büyük yumuşak karnı da bütün zamanlarını birşeyleri yetiştirmeye çalışan insanların ay sonunda aldıkları (her ne kadar reel olarak ellerine geçmeyip sadece banka hesaplarında bir rakam olarak gördükleri) paradan bu yorgunluğun karşılığı olarak kendilerine hak görmeleri bence. Bu da sistemin dayatması sakın unutmayın.
“En iyisini sizler hakkediyorsunuz.”
“Modern bayanın tutkusu..”
“İçinizdeki erkeği şımartın” reklam sözlerini siz farketmeden bilinçaltına zerkedip kendinizi bu ideal modellere benzetmenin tek yolunun bu ürünleri almak olduğu zannettirilen zavallı koşullanmış tüketici olan bizleri hedef alan sistemin kuklalarıyız. İşte bu ihtiyaçlarını gidermek için de uzun soluklu borçlandırılmalara maruz bırakılıp yerinden kıpırdamamız önlendiği için de yarattığımız bu alanlardan çıkma cesaretini kendimizde bulamıyoruz.
Ben düşündüm taşındım ve sistemin içinden çıkabilmek ve bu deli yarışa dur demek için hayatımı bir sponsorun insafına bırakarak yaşamaya karar verdim.
Başvurularınızı bekliyorum
Sevgi ve saygılarımla  
Erkan