Yükleniyor...

Yazılarım

KÜÇÜK ŞEYTANLAR
Benim çalışmalarımda en çok sorduğum soruların başında

“Kendini nasıl tanımlıyorsun?” gelir.

Kimi mesleğiyle tanımlar

“Ben avukat bilmem kim.”

“Ben şu, ben bu…..”

Ya da kendisi ile ilgili kafasında yazdığı hikayelerle,

“Ben insanlara yardım etmeyi seven, duygusal bir kişiyim”

Genelde de bu tanımlamalarda kötü yok, hep iyi, hep güzel vardır.

“Arkadaşımın başarılarını kıskanan, başkalarının acılarından beslenen bir kişiyim” yoktur bu tanımlamalarda.

İşin ilginç olanı kişiler bu yönlerinin farkında değildirler. Onlar bu yanlarını idealize edip bir formüle sokarak kendi haklılıkları penceresinden gördüklerinden, gördüklerinin kötü olduğunu bile anlayamazlar. Onlara göre bu tepkiler veya hisler doğaldır.

Diğer bir tanımlama yolu da toplumun biçtiği rol ile, bulunduğu maddi imkanlar ile tanımlamaktır kendisini. Aile babasıdır, birinin çocuğudur, bir şirketin sahibidir.…….

Ya da çektiği acılarla tanımlar.

“Sen benim ne acılar çektiğimi bilir misin?”le devam eden arabesk söylemlerle karşınıza kendi resmini çıkarır.

Gerçekten bu soruyu kendinize sorun ve tanımlamalarınızı bir kağıda yazıp okuyun.

Çünkü orada yazan şeyler size sizin zaaflarınızı, tutunduklarınızı, olmazsa olmazlarınızı göstermektedir, yani bu yazdıklarınız özgürleşmenizi engelleyen küçük şeytanlarınızın listesidir.



Çünkü tanımlarınız ihtiyaçlılıklarınız, ihtiyaçlılıklarınız da tutsaklıklarınızdır.



Kendimi tanımlamamın ne sakıncası var ki? Kafamda BEN dediğimde ortaya çıkan bir resim bana nasıl zarar verebilir.



Dediğinizi ve bu dediklerime bir anlam veremediğinizi biliyorum ama bir düşünürseniz haklı olduğumu anlayabilirsiniz.

Kendinizi tanımladığınız şeyler aslında sizin varoluşunuzu somutlaştırmak için tutunduklarınızdır.

Birinin babası anası olmak ile varolursunuz ancak, ya da bir mevki ile, bir konumla, bir maddi varlıkla.

Bütün bu tanımlamaların geçici birer varoluş kaynağı olduğunu gözden kaçırırsınız.

Bunlar elinizde kalmazsa kendinizi nasıl tanımlayacaksınız o zaman?

İş de, eş de, para da, mal da, mülk te her şey geçici… Bugün varoluşunuzu tanımladığınız yani varolmanızı koşulladığınız şeyler eğer bu geçici şeylere bağlı ise, hayatınızın her anı yaralanmaya müsait bir yumuşak karın ile yaşıyorsunuz demektir, sakın gözden kaçırmayın bu dediğimi.



Peki o zaman sen kendini nasıl tanımlıyorsun?



Ben tanımsızlığı seçiyorum kendi adıma.

Ve tanımsızlığın keyfini tabii ki.

Elimdeki şeyler, bulunduğum konum, etrafımdaki insanlar olsa da olmasa da ben olarak yaşayabilmenin özgürlüğünü ta içerimde hissedebiliyorum. Kendimi tanımlamaların tutsaklığında kalmadan, her an değişebilecek bir yaşam yolunun olasılıklarının heyecanıyla duruyorum başım dik.

Evrenin sonsuz imkanlarının ihtiyaçlılıklarınız için değil, olmazsa da olabilecekleriniz için hazır beklediğini unutmayın.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız.